İşyerimizin eski binasında depomuz kendi içimizdeydi. Gümrükten mallar genellikle akşam gelir, teknik ekip mesaiye kalır, depoya indirirdi.
Bir Ramazan ayında hep beraber iftar yapacağımız için gece ortağım ve ben de kaldık. Beraber iftara gittik, sonra da gümrükten gelen konteynırı karşıladık ve hep beraber esprilerle mal indiriyoruz. (o zamanlar iş hayatı daha keyifliydi)
Benim ortak yüksek makine mühendisi ve İngilizce, Almanca biliyor. Üzerinde mavi iş gömleği mal indiriyor. Cep telefonunu da kutunun üzerine bırakmış, çekicinin şoförü ve arkadaşının tam önünde.
Telefonu çalıyor, açıyor ve birileriyle Almanca konuşuyor. Sonra yine işe dönüyor. Telefon bir daha çalıyor, birileriyle İngilizce konuşuyor, sonra yine işe dönüyor.
Soför eski Alamancı dil biliyor. Bizimkilerden birine soruyor;
- Bu nasıl hamal, 2 dil konuşuyor?
Bizimki de uyanık ya, hemen gazlıyor;
- Adam makine mühendisi, iş yokluğundan burada hamallık yapıyor...
Şoför arkadaşına dönerek;
- Ulan Ahmet biz halimize şükredelim!
Bir Ramazan ayında hep beraber iftar yapacağımız için gece ortağım ve ben de kaldık. Beraber iftara gittik, sonra da gümrükten gelen konteynırı karşıladık ve hep beraber esprilerle mal indiriyoruz. (o zamanlar iş hayatı daha keyifliydi)
Benim ortak yüksek makine mühendisi ve İngilizce, Almanca biliyor. Üzerinde mavi iş gömleği mal indiriyor. Cep telefonunu da kutunun üzerine bırakmış, çekicinin şoförü ve arkadaşının tam önünde.
Telefonu çalıyor, açıyor ve birileriyle Almanca konuşuyor. Sonra yine işe dönüyor. Telefon bir daha çalıyor, birileriyle İngilizce konuşuyor, sonra yine işe dönüyor.
Soför eski Alamancı dil biliyor. Bizimkilerden birine soruyor;
- Bu nasıl hamal, 2 dil konuşuyor?
Bizimki de uyanık ya, hemen gazlıyor;
- Adam makine mühendisi, iş yokluğundan burada hamallık yapıyor...
Şoför arkadaşına dönerek;
- Ulan Ahmet biz halimize şükredelim!