Ehliyet Olmadan Otomobil Tutkunu Olmak !!

Maytalman

Aktif
Mesajlar
2,416
Konum
Samsun
Araç Markası
Mazda
Araç Renk ve Tip
Titanyum m3


Otomobil ve sürücü… Her ne kadar bağdaşık terimler gibi gözükseler de gün geçtikçe bu aradaki bağ yok oluyor. Sebep ister teknoloji olsun ister günümüz şartları, git gide çekirdekten yetişen sürücülere rastlamak zorlaşıyor. Bunun en büyük engellerinden biri ise “Ehliyet”.
Asıl tartışma burada çıkıyor. Toplum burada adeta ikiye ayrılıyor. Bazıları ağacın yaş iken eğileceğini düşünüp çocuklarını trafiğe kapalı yollarda eğitmeye başlarken, diğer taraf kursa yollayıp usta birer ‘şöför’ olmasını bekliyor. Yararlı olan ilkidir demiyorum, ama unutmayınız ki nasıl bir sürücü olduğunuz ehliyetinizi ne zaman aldığınızla değil sürüş tecrübelerinizle ölçülür.

Ne kadar otomobil sürmek için ehliyete gerek yoksa da otomobil tutkunu olmak için de ehliyete gerek yoktur. Geçtiğimiz aylarda yapmış olduğumuz anketle de 18 yaş altındaki takipçilerimizin yüzdesini görmüş olduk.
-Peki otomobil tutkunu ne demek, hem de ehliyetsiz?
Otomobille ilk tanışmanızı hatırlıyor musunuz? Benimki bir 206 ile olmuştu. Ailemiz küçükken 2000 yılında alınan ve benle yaşıt olan bir 206’ydı. Bu otomobille pek bir bağım olmamasına rağmen 6000 rpm civarında devir kestiğini, sabahları erken kalkıp teyibinden kaset dinleyerek aküsünü bitirdiğimi hatırlıyorum.
2007 nin Kasım’ı ise otomobil tutkunluğumda bir dönüm noktasıydı. Reklamlardan düşmeyen bir otomobil yeni piyasaya çıkmıştı. Ailenin büyümesi göz önünde bulundurularak alınan FD6 bugün bu yazıyı yazmamın yardımcı faktörlerinden biridir. Yağmurlu bir akşamdı, gümüş gri rengi sokak ışığının altında parlıyordu. Kapının açılmasıyla o “Sıfır Kokusu” ciğerlerime doldu. Ertesi gün gelip çatınca sabah okula gitmeden bir göz attım şöyle. Evet bu bir Civic’di ve ikamet ettiğim yerde bir tane bile yoktu. Gün gelip sürücü koltuğuna oturduğumda bu aracı ben kontrol edecektim. O gün gelip çattığında ise adeta mesaj geliyordu yukarıdan. Yapma, olmaz, zaten ehliyetin de yok. Trafiğe kapalı bir alana gitmiştik. Yolcu koltuğundan inip sürücü koltuğuna oturana kadar sırılsıklam olmuştum. Çakıl karışımlı bir yolda oluşan su birikintilerinden hiç bahsetmiyorum bile. O gün orda tüm LFS deneyimlerimi aktarmıştım araca. Pürüzsüz bir kalkıştan sonra 2. Vites derken evet ben kullanıyordum bu aracı.
O günden beri hep yan koltuktan basarım frene, yanlış yapanı uyarırım. Çoğu kez sadece ben değil herkesin içinde olmuştur bu konuşma: ’’Baba,yol boş bassana/ Yav sağ boş düşür bitane yapıştır.’’. Doğru olan bu mu sizce? Bence hayır. Hadi gelin otomobil tutkunuyla normal bir insanı karşılaştıralım. Onlar caddede yürüyen diğer insanlara bakarken (genellikle bayanlar) siz ara sokaktan fırlayan spool sesinden yüklü olduğunu anladığınız otomobili süzersiniz ya, otomobil tutkunu olmak işte böyle bir şey. Fakat otomobil tutkunu olmak başka, SÜRÜCÜ olmak başka.
İşte o aradaki sınır sizin ellerinizde. Ehliyetiniz olmasa da sıkı bir otomobil tutkunu olabilirsiniz. Ama ehliyete erişmeden önce yapacağınız bir yanlış ömrünüzün kararmasına sebep olabilir. Evet, biliyorum şimdi içinizden “Ehliyetle otomobil kullanırken de olur kaza.” diyorsunuz. Ancak elimizde fırsat varken niye gençliğimizi karartalım ki. Özet olarak size sesleniyorum arkadaşlar, yaşıtlarım, ablalarım, ağabeylerim, ehliyetsiz panpalar, sitemizin teenager yüzdesi… Ehliyetsiz hiçbir şekilde trafiğe çıkmayalım, biliyorum aynı tadı vermeyecek ama gelin go-kartta buluşalım. Unutmayın ehliyet otomobil tutkunu olmak için asla bir engel değil.
 

Üst Alt